Görüş

2023 tahmini: Gazeteciliğin kapitalizmden nihayet boşanacağı yıl

Haber medyamızdaki bozulmayı teşvik eden, kapitalizmdir. Yerel gazeteciliği yatırımdan mahrum bırakan, dikkatimizi ve verilerimizi ele geçirmek için sosyal medyayı silah olarak kullanan ve medya işçilerinin çalışma koşullarını değersizleştiren de odur.

2023 gazetecilikle kapitalizmin sonunda ayrılacağı yıl olacak. İlişkileri hep sorunluydu ama son dönemde iyiden iyiye zehirli bir hâl aldı. Bu durum, piyasanın geriye çekilip haber merkezlerini boşalttığı ve milyonlarca Amerikalı’nın yerel gazetecilikten yoksun kaldığı bir ortamda olaylı bir tasfiyeyle sonuçlandı.

Yerel haber işiyle hâlâ ilgilenen kâr amaçlı firmalar artık neredeyse sadece Alden Global Capital gibi akbabalık yapan risk fonlarından ibaret. Bunlar, ölmekte olan gazeteleri pençeleriyle kapıp hurdalarından kâr devşirmeye çalışıyor. Bir yandan da CNN, Twitter, Meta, Gannett ve Buzzfeed gibi her türden medya kuruluşu, önemli miktarda çalışanını işten çıkarıyor. New York Times ve Pittsburgh Post-Gazette gibi diğerleri de adil çalışma koşulları için pazarlığa girmeyi reddedip işçilerine baskıyla boyun eğdirmeye uğraşıyor.

Habercilik sektöründeki çılgınca dalgalanmayı anlayabilmek için genelde izlerkitlenin değişen beğenilerine dair kültürel açıklamalara başvurur, teknolojik dönüşümlere işaret eder veya Elon Musk yahut Rupert Murdoch gibi medya sahibi bireylerin kabahatlerini itham ederiz. Fakat en önemli suçlulardan biri neredeyse hiç radara yakalanmaz: kapitalizm.

Haber medyamızdaki bozulmayı teşvik eden, kapitalizmdir. Yerel gazeteciliği yatırımdan mahrum bırakan, dikkatimizi ve verilerimizi ele geçirmek için sosyal medyayı silah olarak kullanan ve medya işçilerinin çalışma koşullarını değersizleştiren de odur. Ticari medya kuruluşları, haberi bir kamusal hizmet değil meta, izlerkitleyi ise angaje vatandaşlar değil tüketiciler olarak ele alır.

“Piyasa bize yer çekimi kadar doğal geliyor”

Medyamızda kınadığımız şeylerin çoğu, altta yatan ve her şeyden önce kârın azami seviyeye çıkarılmasını buyuran kapitalist zorunluluğun semptomları olarak tüm toplumsal maliyetleri gözardı eder. Amerikan medya sisteminin yapısal bir analizine girişilmedikçe, eleştirmenlerin en kolay hedef gösterebileceği kötü adamlar, çağımızın “basın baronları” olarak menfur şeyler yapan milyarder kötü çocuklar olur. Oysa bu kişiler sadece daha derin bir yapısal patolojinin yan olgularıdır. Bu patoloji; denetlenmeyen, oligopolcü ve aşırı ticarileşmiş holdingler tarafından kurulmuş bir medya sistemidir. Parayı veren düdüğü çalar kabilinden böyle bir sistem, medya kuruluşlarını kişisel oyuncaklarına çeviren oligarklar tarafından ele geçirilme zaafını hep gösterir.

Kapitalist mantık, haber medyamızı antisosyal davranışlara itip haber işçilerini sömürürken bazı izlerkitle gruplarına (beyazlar, zenginler) diğerlerinde olmayan ayrıcalıkları sunar. Kara listelerin ve piyasa sansürünün çeşitli biçimleri (dışlama ve tarafgirliğin örüntüleri) sisteme kazınmıştır. Kâr amaçlı medya şirketlerinin çıkarlarıyla demokratik toplumunkilerin asla örtüşmeyeceği artık açıktır. Piyasanın kamusal malları tamamen desteklemesi bundan böyle beklenemez. Buna rağmen bizler de sık sık bir gün bu olacakmış gibi davranıyoruz.

Piyasanın arızaları gün gibi ortada olmasına rağmen ticaret sonrası medya sisteminin neye benzeyebileceğini hayal dahi edebiliyor muyuz? Bu olasılık özellikle de Amerikalılar’ın neoliberal paradigma dışında bir alternatifin olmadığına onlarca yıldır inanarak sosyalleştiği ABD’de ürkütücü görünüyor. Kapitalist gerçekçiliğin tuzağında mahsur kaldık: Piyasa bize yer çekimi kadar doğal geliyor ve onun getirdiği sınırların ötesinde düşünmeyi neredeyse imkânsız buluyoruz.

Ancak medyamızın enkaz manzarası içinden alternatif modellerin belli belirsiz ışığı bize göz kırpıyor. Kâr amacı gütmeyen kuruluşların oluşturduğu sektör giderek büyüyor, medyada emek eylemciliği sürekli güçleniyor ve kamu yayıncılarıyla basılı medyanın birleşmesi yarı kamusal yeni bir alan yaratıyor. Yerel medya üretimini sübvanse etmeye yönelik eyalet düzeyindeki girişimlerin sayısının artması da umut veriyor.

“Gazetecilik gibi kamu hizmetlerini ticari tahribata karşı savunmalıyız”

Fakat daha cesur eylemlere ihtiyaç var. Kamusal mekân ve altyapıları bir araya getirip küçük bir filo oluşturmayı deneyebiliriz. Kütüphaneleri, postaneleri, herkese açık kablolu TV kanallarını, kamu yayıncılığı yapan radyoları düşünün. Bunlarla yepyeni bir şey inşa edebiliriz. Benim tercihim, ülkedeki her bir topluluk için, “kamusal medya merkezleri” dediğim, çapa niteliğinde kurumlar oluşturmak. 2000’li yılların başındaki Indymedia hareketinden ilham alan, kamu bütçesinden desteklenecek bu haber kooperatifleri, haber medyasında asgari düzeyde bir hizmeti toplumun tüm üyelerine temin etmekle kalmayıp yerel toplulukların kendi haber merkezlerini yönetip kendi hikâyelerini anlatmalarına da yardımcı olabilir.

Araçlar ne olursa olsun nihai amaç apaçık: Demokrasi için gerekli maddi şartları korumak istiyorsak, gazetecilik gibi kamu hizmetlerini ticari tahribata karşı savunmalıyız. Elbette kapitalizm sonrası medya sistemi bir günde ortaya çıkmayacak ve kâr amaçlı haber medyasının bazı kuruluşları var olmaya, hatta belki hızla büyümeye devam edecek. Ama sonuçta, bilgi ve iletişim ihtiyaçlarımızın dengesini sağlayan, kamusal ve kâr amacı gütmeyen medya sektörü olacak.

Hem ABD’de hem de dünyada, tarihin çeşitli dönemlerinde, demokrasinin ihtiyaç duyduğu haber medyasını desteklemekte kapitalizmin sistemsel sınırlılıklarına dair daha büyük bir bilinç vardı. Onlarca yıldır süren piyasa köktenciliği, bu eleştirel bilinci büyük ölçüde söylemin dışına itti. Bu eleştirelliği yeniden kazanmak ve gazeteciliği kapitalizmden koparmak, kârdan önce demokrasiyi ayrıcalıklandıran bir “ticaret sonrası sistemin” inşası yönünde ilk adım olabilir.

  • NiemanLab‘in “Predictions for Journalism 2023” (2023’te Gazetecilik İçin Tahminler) başlıklı dizisinde 13 Aralık 2022’de İngilizce yayımlanan bu makaleyi, Journo Türkçe’ye çevirdi. Arabaşlıklar Journo’nun tercihi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Prof. Picard: Gazetecilikle servet değil ama etki ve ilginç bir yaşam edinebilirsiniz

Victor Pickard

Victor Pickard, Pennsylvania Üniversitesi'ndeki Annenberg İletişim Okulu'nda medya politikası ve siyasi iktisat profesörü olarak görev yapıyor.

Journo E-Bülten