Hallerimiz

Yayınlamak mı yayımlamak mı?

Türkçe yazan ve konuşan gazetecilerin en az 50 yıldır yaptığı bir yanlışı açıklıyoruz: Yayınlamak diye bir kelime yok!

Türkçe ile ilgili doğru bilinen yanlışlara dair bir yazıyla daha karşınızdayız. Bugünkü konumuz da şapka işareti meselesi gibi yıllardır süren bir tartışma: Yayımlamak mı, yoksa yayınlamak mı?

Google’da aranınca 2.4 milyonun üzerinde sonuçla karşılaştığımız bu soruya net bir cevap veren Türk Dil Kurumu (TDK), “Yayınlamak diye bir sözcük yoktur, doğrusu ‘yayımlamak’tır” diyor.

TDK’ya göre “yayımlamak” sözcüğünün üç anlamı var:

1. Kitap, gazete, dergi vb. şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek: Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm.

2. Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak.

3. Resmen bildirmek, açıklamak, ilân etmek: Kararname yayımlamak.

Yine TDK’ya göre “yayın” ise yayımlamak eyleminin sonucunda ortaya çıkan ürün. Sözlükteki iki anlamıyla:

1. Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat.

2. Radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen eser, program, neşriyat.

-ın ve -ım eklerinin getirdiği anlam farkı dilbilimsel açıdan incelendiğinde, TDK’nın bu yorumunun mantıklı olduğu söylenebilir.

Konu 10 yıl önce bir forumda tartışılırken, Abdullah Şahin adlı kullanıcı bu durumu şöyle özetlemiş:

“Her iki sözcük de ‘yay-’ eyleminden türemekle beraber sözcüklere ulanan eklerin işlerliği aynı özelliği göstermiyor. Öncelikle ‘-ım, -im’ eki eklendiği sözcükteki eylem anlamını bir parça sürdürür. Ve kimi zaman geniş süreli kılış anlamını bu eki alan kök korur. ‘Geçim, bakım, verim, sürüm, basım, tutum, kırım, yıkım, ölüm, doğum, sayım, seçim, yayım’ gibi birçok sözcükte fark edileceği üzere sözcük eylem anlamını ekin işlerliğiyle bir parça devam ettirebilmektedir. Ancak aynı durum ‘-ın, -in’ eki için söylenemez. Çünkü bu ek, sözcüğe eylem anlamı katmaktansa bu eylemin ürününü gösterir. ‘Yığın, ekin, tütün, dizin, yayın, ışın, basın’ gibi örneklerde bu farklılığı daha net görebilmekteyiz. Bundan ötürü ‘yayım’ işin eylem hâline, ‘yayın’ ise bu eylemin ürününe morfolojik olarak da uygun düşmektedir.”

Peki “Yayınlamak” diye Türkçe bir sözcük yoksa, bu tartışma neden yıllardır sürüyor?

Gazete arşivlerini taradığımızda 1960’lardan bugüne dek “yayınlandı” sözcüğünün haberlerde kullanıldığını görüyoruz.

Son dönemde bu tartışmaya katılanların tezlerinden biri, “yayımlamak” sözcüğünün İngilizcedeki “to publish” eylemi gibi basılı yayın yapma eylemini kapsadığı, TV ve radyo gibi mecralarda ise İngilizcedeki “to broadcast” eylemini karşılayacak şekilde “yayınlamak” ifadesinin kullanılması gerektiği yönünde.

Gerçekten de İngilizcenin aksine Türkçede yayıncılık eyleminin mecrasını da ortaya koyacak farklı bir sözcük yok. “Yayınlamak” alternatifinin dilbilimsel olarak doğru olmadığını da açıkladığımıza göre, tek çözüm yolu yeni bir sözcük üretmek gibi görünüyor.

Elbette dil yaşayan bir organizma ve bu yaşam, uzmanların rehberliğiyle değil, onu konuşan herkesin günlük pratiğiyle sürüp gidiyor.

“Yayın-yayım” konusunda da dilbilimciler ne kadar “Doğrusu budur” derse desin, yeterince insan kullanmaya devam ettikçe söz konusu yanlış ve eksik sürecek.

Sorunu çözmek için “broadcast” sözcüğünün karşılığı olarak sizce ne diyebiliriz?

Türkçenin köklerinde buna yakın bir kavram var mı, yoksa yeni bir sözcük mü yaratsak?

Ne dersiniz?

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten