Avrupa Birliği’nin bu alandaki ilk kanunî düzenlemesi olan Medya Özgürlüğü Yasası onaylandı. Yasa, gazetecilerin haber kaynaklarını koruması ve devletlerin onlara karşı casus yazılım kullanımının sınırlanması gibi konularda ilk kez yasal güvenceler sunuyor. AB dışındaki medya kuruluşlarını da bağlayan maddeler ise mali şeffaflık bildirimlerini zorunlu kılıyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, 2022 eylülünde Medya Özgürlüğü Yasası’nın (Media Freedom Act) ilk taslağını sunmuştu. Süreç ilerledi ve önceki gün Birlik’in yasama organı olan Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan oylamada taslak, 92’ye karşı 464 oyla onaylandı. 65 AP vekili çekimser kaldı.
Üye devletlerin bakanlarının yer aldığı AB Konseyi’ne gönderilecek yasanın burada üçte iki çoğunlukla onaylanması gerekiyor. AB üyelerinden sadece Macaristan yasaya karşı. Bu yüzden yasanın bu şekliyle onaylanması bekleniyor. Konsey onayından 6 ila 15 ay sonra yasanın tüm maddeleri AB genelinde yürürlüğe girmiş olacak.
Amaç medyada çoğulculuğu garanti altına almak
Yeni yasa, tüm AB hükûmetlerine, medya özgürlüğünü daha etkin bir biçimde koruma ve editöryel bağımsızlıklarına müdahale etmeme sorumluluğu veriyor. Büyük medya tekellerini önlemek, gazeteciliğe siyasî müdahaleleri engellemek, habercileri korumak ve platformlardaki dezenformasyonla mücadele etmek de yasanın eğildiği konular arasında.
Bu bağlamda, AB’deki hükûmet ve devlet yetkililerinin
- gazetecilere ve editörlere, haber kaynaklarını açıklamaları için baskı yapmaları (gözaltı, arama ve diğer yaptırımlar);
- istisnai durumlar dışında gazetecilere karşı casus yazılım kullanmaları;
- editöryel bağımsızlığa zarar verecek kadro (yöneticilerin işe alınıp işten çıkarılması) ve finansman (kamu reklamları vb.) uygulamalarıyla kamu medyasını siyasî amaçla kullanmaları yasaklanıyor.
Medya, sahiplik yapısını ve gelir kaynaklarını bildirecek
Medya Özgürlüğü Yasası’nın bazı maddeleri, Türkiye dâhil AB üyesi olmayan ülkelerdeki haber kuruluşlarını da bağlıyor. Bu maddeler, haber kuruluşlarının aldığı devlet desteğini bildirmelerini zorunlu kılıyor. AB üyesi olmayan ülkelerdeki medya kuruluşlarının da AB’de olduğu gibi sahiplik yapısını ve gelir kaynaklarını şeffaf olarak açıklaması gerekecek.
Yasanın uygulaması için “Avrupa Medya Hizmetleri Kurulu” adlı yeni bir AB kurumu oluşturulacak. Bu kurulun yasayı nasıl uygulatacağını ve hangi devletin bu yasaya ne kadar bağlı kalacağını zaman gösterecek. Örneğin bir ülkedeki medya kuruluşunun devletten mali destek alıp almadığını bildirmemesi durumunda ne olacağı henüz belli değil.
Sivil toplum örgütlerinin, şeffaflık kurallarına uymayan medya kuruluşlarını mahkemeye verebileceği bildirilse de Macaristan gibi hukuk sisteminde ciddi sorunlar olan ülkelerde konunun Avrupa Adalet Divanı’na kadar gitmesi ve yıllar alacak bir hukukî sürecin başlaması mümkün olabilir.
Tavizlere rağmen gazeteciliği korumakta önemli bir adım
Yasanın hazırlık ve müzakere sürecinde Avrupa Parlamentosu, Pegasus ve Predator gibi casus yazılımların gazetecilere karşı kullanılmasını tamamen yasaklayan maddeler talep etmişti. Bu yazılımların Yunanistan, Macaristan, Polonya ve İspanya’da kullanıldığı daha önce ortaya çıkarılmıştı.
Ancak aralarında Fransa, İtalya, Malta, Yunanistan, Kıbrıs, İsveç ve Finlandiya’nın da olduğu bir dizi üye ülke, tam yasaklamaya karşı çıktı. Bu ülkeler “ulusal güvenlik” gerekçesiyle gazetecilerle haber kaynakları arasındaki iletişimin de gerektiğinde izlenebileceğini savundu.
Bunun üzerine yasa taslağındaki ilgili maddeler yumuşatıldı. Sonuçta tam yasak getirilmedi fakat devletlerin ancak “son çare” olarak bu önleme başvurabileceği yasaya kondu. Bununla birlikte “ulusal güvenlik” gerekçeli istisnai hallerde dahi ilgili gazeteciye iletişiminin izlendiği bilgisi verilecek ve mahkemede itiraz hakkı sunulacak.
Bazı tavizlere ve belirsizliklere rağmen gazetecilik örgütleri, genel olarak bu yasayı Avrupa’da medya özgürlüğü için önemli bir adım olarak görüyor. Yasanın onaylanmasının ardından AP raportörü Sabine Verheyen şunları söyledi:
- Basın özgürlüğü Avrupa da dâhil olmak üzere tüm dünyada tehdit altında: Malta’daki cinayet, Macaristan’da basın özgürlüğüne yönelik tehditler ve diğer pek çok örnek bunu açıkça kanıtlıyor. Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası bu tehdide karşı cevabımızdır ve Avrupa mevzuatında bir dönüm noktasıdır. Medyanın hem iş dünyası hem de demokrasinin koruyucusu olarak üstlendiği çifte role değer vermekte ve bu rolü korumaktadır.
İLGİLİ:
Meloni ve basın özgürlüğü: İtalya’daki gazeteciler için son yılların en ilginç dönemi
Yunan başbakanı kızdıran gazeteci, saldırıların ardından Hollanda’ya döndü