Türk Dil Kurumu, editörü, “yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse” diye tanımlıyor. Peki iyi bir haber editörü nasıl çalışır? Bu işin püf noktaları nelerdir? New York Times’ın muhabirleri, köşe yazarları ve fotomuhabirleri 10 yıl önce gazetelerinde yayımlanan bir derlemede bu soruyu yanıtlamıştı. Gazetecilik için önemli metinleri ilk kez Türkçe yayımladığımız Temeller yazı dizisinin bu bölümü için Baran Orduran tercüme etti.
David Carr (muhabir ve köşe yazarı): Editörler, bir klavyenin tuşlarına basarak içinde insanı barındıran güzel haberler yaratırlar. Hangi tuşa ne zaman ve ne kadar sert basılacağını bilmek hem bir sanat hem de bir zanaattır. En iyiler hem işbirliğine yatkın hem de kararlı olmayı başaranlardır.
En temelde kurgu, bir iddia ortaya koyma eylemidir. Bu iyi, bu kötü, bu uygun… İyi bir editör çoğu zaman haklıdır ve metne her dokunduğunda onu daha iyi hâle getirir. En iyiler, o metni meydana getiren insanlara da aynı şeyi yapar.
İyi bir editör klişelerin ve mecazların düşmanıdır, ama zaman zaman bunlara başvuran aşırı yük altındaki yazarın değil. Önemli bir meziyet olan ve yazar ile editör arasındaki sihri meydana getiren muhakeme yetisine rastlamak zor da olsa, hazineleri ortaya çıkaran da odur.
İyi editör; muhabiri destekler, zorlar ve haberi güçlendirir
Frank Bruni (köşe yazarı): Harika bir editör, harika bir köfte gibidir. Yani demek istediğim: Birçok çeşidi vardır ve hepsi de aynı sonuç için, yani sizin beslenmeniz için farklı tarifler uygulayarak iş görür. Bir köftenin tartışılmaz unsurları olacaktır: Et, bir ya da iki yumurta, ekmek kırıntısı ve muhtemelen soğan. İyi bir editörün de bazı temel malzemelere sahip olduğundan emin olabilirsiniz. Bu malzemeleri burada sıralayacağım.
İyi bir editörün en iyi anlarınızdan aldığı keyif, en kötü anlarınız hakkında söylediklerini hafifletir. İyi bir editör sizi ne zaman biraz daha zorlayacağını ve bunun ne zaman sadece hayalkırıklığına neden olacağını bilir. İyi bir editör, risk almanız için size güven ve destek verir, ancak gerçekten aptalca bir risk aldığınızda sizi durdurur. İyi bir editör size çabucak sadede gelmenizi söyler, çünkü çoğumuz bunda yeterince hızlı değiliz. İyi bir editör, aynı espriyi daha önce iki kez yaptığınızı ve sadece ilk seferinde komik olduğunu, onda da “zar zor” komik olduğunu hatırlar. İyi bir editör barda hesabı öder. Bu son kısım hepsinden önemlidir.
Gretchen Morgenson (ekonomi muhabiri ve köşe yazarı): En iyi editör, mütevazı bir haberi alıp onu büyük, geniş ve güçlü hâle getirebilen kişidir. İster inanın ister inanmayın, bazı editörler büyük haberleri alır ve onları küçültür. Ancak iyi editör, muhabiri haberin kapsamını genişletmeye zorlayan ya da haberde muhabirin başlangıçta göremediği bir etkiyi fark eden editördür.
Büyük editörlerin bir diğer önemli özelliği: Çıkan her türlü yangında muhabirin yanında durmalarıdır. Çelikten bir omurga elzemdir.
Amy Harmon (muhabir): Her habercilik projesinde, bunun şimdiye kadarki en büyük hata olduğunu, burada bir haber bulunmadığını, herkesin zamanının muazzam bir şekilde boşa harcandığını fark ettiğim bir an gelir. Bunun bir örüntü olduğunu fark etmem önemli değil. Hayranı olduğum uzunca yazılar yazan pek çok yazarın da bu hissi yaşamış olması önemli değil. Bu noktada, hislerimin doğru olduğunu bilirim. İşte bu anda benimle umutsuzluğun derinlikleri arasında sadece editörüm duruyor.
Büyük editörler, muhabirlerinin cesareti kırıldığında dahi inançları doğrultusunda cesaret gösterirler. Büyük bir editör, aksi yönde sunduğunuz ezici kanıtlara rağmen sizi haberin önemli olduğuna ikna edebilir. Bu an için yapılan hazırlık çok kapsamlıdır. Büyük editörler haberinizle hem kavramsal olarak hem de ayrıntılarıyla ilgilenir, birçok kötü taslağa göğüs gerer ve karakterlerinizi neredeyse sizin kadar iyi tanır. Ancak o zaman sizi uçurumun kenarından döndürebilir ve o lanet haberi bitirip hayatınıza devam etmeniz konusunda sizi ikna edebilirler.
İyi editör vurur, keser, biçer ama bunu küçük bir ameliyat gibi gösterir
Tim Egan (köşe yazarı): Her yazarın bir editöre ihtiyacı vardır ve olmadığını söyleyen herkes bir aptalı ilham perisi yerine koyuyordur. İyi bir editör dürüsttür, bir şey söyleyip başka bir şeyi kastetmez. İyi bir editörün usta bir dokunuşu vardır. Vurur, keser, biçer ama yine de bunun size küçük bir ameliyat gibi görünmesini sağlayacak yeteneğe sahiptir. Kendi sesini eserinize yamamak yerine sizin sesinizi aktarır. Ama ister bir kitap editörü ister bir gazete editörü olsun, en iyiler şu niteliği paylaşır: Doğru soruyu sorarlar. Deha, “Peki ya…?” sorusuyla başlar.
Josh Haner (fotoğrafçı): Bana göre iyi bir editör risk almaya heveslidir. Risk almamak ne mesleğimizi ilerletir ne de okurlarımızın görsel okuryazarlığını artırır. Riskler, çatışma fotoğrafçılarını kendi bakış açılarını katarak bir spor etkinliğini haberleştirmeleri için görevlendirmekten, bir fotoğrafçıya konuşma yapan kişiyi görmezden gelip kalabalığın ifadelerine odaklanmasını söylemeye, haberin bunu gerektirdiğine inandığı için asgari metinle 6 sayfa fotoğraf yayımlamaya kadar her şey olabilir.
Bir fotoğrafçı olarak yalnızca sıradan bir fotoğraf yayımladığımızda hayal kırıklığına uğruyorum. İyi bir fotoğraf editörü, fotoğrafların illüstrasyon olmadığını ve metni bölmek için kullanılmadığını, aksine kendi başlarına bir içerik olduğunu bilir. Editör, kurallara meydan okuyan ve fotoğrafçının sanatsal vizyonunu gösteren kompozisyonları baskıya sokmak için mücadele edendir.
İyi editör, muhabirin kendisini iyi hissetmesini sağlar
Amy Chozick (muhabir): Muhabirler kendine güveni olmayan bir güruhtur. Büyük editörler yardıma muhtaç oluşumuzu anlayışla karşılar. Kendimiz ve haberimiz hakkında iyi hissetmemizi sağlarlar. Özellikle de haberi çöpe atıp tamamını baştan yazmadan önce… Bir haberi teslim ettiğinizde bir editörden duyabileceğiniz en kötü sözler, ‘Burada çok iyi malzeme var’dır. Bu cümle, “iyi malzemenin” orada olduğu, ancak yakında haberinizin kalıntıları dahi tanınmaz hâle gelene kadar yerlerinin değişeceği ve karıştırılacağı anlamına gelir.
Ancak sürecin güzelliği, bir editörün bakışının ve uzmanlığının tüm bu “iyi şeyleri” sınırsız bir şekilde daha iyi hâle getirmesidir. Güçlü bir editör okuduğu 3.000 kelime arasından, 17. paragrafta gömülü olan ve okuyucuların haber yayımlandıktan aylar sonra bile hatırlayıp hakkında konuşacağı “seksi” bir ayrıntıyı hemen fark edebilir. Bu ayrıntıyı haberde daha üst sıralara taşırız ya da haberin başına koyarız. Ve emin olun, böyle ayrıntılar Twitter’ı delirtir.
John Schwartz (muhabir): İyi bir editör benden daha zekidir. Bu elbette erişilmesi çok zor bir vasıf değilse de fark yaratır. İyi bir editör, bir haberdeki sorunları düzeltmek ile haberi kendisinin yazacağı şekilde baştan yazmak arasındaki farkı bilir.
İyi bir editör, sürecin ilerleyen aşamalarındaki editörlerin huylarına ve beklentilerine o kadar hâkimdir ki, bu deneyim nehirdeki tüm tehlikeli kayaların nerede olduğunu bilen biriyle akıntıda kürek çekmek gibidir: Olaylar çok hızlı gelişir ve felaketler tam zamanında yapılan bir kürek hareketiyle önlenir. İyi bir editör, mükemmelin iyinin düşmanı olduğunu bilir ama yine de haberin daha iyi olmasını ister.
İyi bir editör her muhabirin derin bir güvensizlik hissettiğini farkındadır ama bunu kötüye kullanmaz. İyi bir editör, kulağınızın çekilmesi gerektiğinde kulağınızı çeker. İyi bir editör çocuklarınızı sorar ve cevabınızı samimiyetle dinler.
Nicole Bengiveno (fotomuhabiri): Henüz habere bile başlamadan önce, bir editörün yapabileceklerinize gerçekten inandığını ve daha da önemlisi bunu başaracağınıza güvendiğini bilmek kadar ilham verici bir şey yoktur. Görevdeyken işimi tamamladığım fikrine kapıldığımda, bu his çoğu zaman beni beklentilerin ötesine geçmek için çaba göstermeye teşvik eder.
- İlk olarak New York Times gazetesinde 16, 18 ve 20 Haziran 2014 tarihlerinde 3 bölüm olarak yayımlanan “What Makes a Great Editor?” üstbaşlıklı bu görüş derlemesini Baran Orduran ilk kez Journo takipçileri için Türkçe’ye çevirdi. Arabaşlıkları biz ekledik.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: TEMELLER YAZI DİZİSİNDE ÖNCEKİ BÖLÜMLER
“Sadece ıvır zıvır şeylerle uğraşıyorsanız siz gazeteci değil, şovmensiniz”
Haberleri umursayan kaldı mı? The Wire dizisini yaratan gazeteci yazdı
Haber kaynaklarını çeşitlendirirken gazetecilerin sorması gereken 5 soru
Gazeteciliğe karşı propaganda: Muhabir önce hakikate mi bağlıdır, yoksa ülkesine mi?
Gazetecilikte ilk doktora tezi: Ahmet Emin Yalman, Columbia Üniversitesi’nde yazmıştı
Gazeteciliğin demokrasi için önemi: Lippmann ve Dewey’nin “kamuoyu” tartışması
Murrow’un tarihi konuşması: “TV haberleri izleyiciyi yatıştırmamalı, kaşındırmalı”
Maria Ressa’nın Nobel konuşması: “Hakikat uğruna neleri feda etmeyi göze alıyorsunuz?”
Efsanevi gazeteci Hunter S. Thompson’ın mektubu: “Biz insanı değil, amacı anlamanın peşindeyiz”