Milyonlar Tomris Uyar’ı “büyük şairlerin biricik aşkı” olarak tanıdı, gönülleri papatya tarlası gibi etkileyen duyarlı öyküleriyle sevdi. Ancak Uyar, yazı hayatına bir gazeteci olarak başlamış, sessiz ve direngen asiliğini, haber ve yorumlarında sergilemişti.
Edebiyat ve kültürün yanı sıra siyaset ve feminizm gibi konularda da güçlü, pervasız, cesur bir kalemdi Tomris Uyar. Unutulan bir habercilik biçimi olan “soruşturma” türünde birçok eser vermiş, Madımak Katliamı’ndan genel seçimlere her güncel meseleyi hep bir gazeteci eleştirelliğiyle işlemişti.
Gazetecilik Enstitüsü mezunu Tomris Uyar’ın öykücülük yeteneğinden beslenen üslup akıcılığı, bugünün genç habercilerine, “İyi bir köşe yazısı nasıl olmalıdır” sorusunun da yanıtını veriyor. Ölümünün 20. yıldönümünde Tomris Uyar’ın gazeteciliğini ve köşe yazarlığını hatırlıyoruz.
Tomris Uyar, yazı evrenine ilk adımını bir gazeteci olarak atmıştı. 15 Mart 1941’de dünyaya geldi. İstanbul’da kara kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir cumartesi sabahıydı. Ömrünün her gününü cumartesi şenliğinde yaşamak üzere yaşam tercihlerini yapsa da Türkiye’de yaşayan çağdaş bir kadın olarak verdiği mücadele ona acılar ve sıkıntılar da getirdi.
Tomris Uyar, İstanbul İngiliz Kız Ortaokulu’nda ve Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde eğitimini tamamladıktan sonra yine İstanbul’da İktisat Fakültesi’ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü’nü 1963’te bitirdi. Avrupa’da ve Türkiye’de gençlerin sokakta, okulda ve tüm sosyal alanlarda söz sahibi olmaya başladığı, entelektüel burjuvanın bohem bir yaşama daldığı, özgürlük ve mücadelenin fikirlerde ana hatları oluşturduğu bir dönemdi.
Tomris Uyar’ın dergi yılları: Cesur ve zekice yazılar
Tomris Uyar‘ın gençlik yıllarında Türkiye ve dünyada yaşanan dönüşüm, edebiyattan sanat ve siyasete dek her alanı etkiliyordu. İngilizce’yi ana dili gibi konuşan bu genç kadın, en iyi arkadaşı olan kalemini bu dönemde konuşturmaya başladı. Türkiye’de dergiciliğin yükseldiği yıllardı. Tomris Uyar da yeni bir gazeteci olarak, farklı dergiler için kitap tanıtımları, denemeler ve eleştiri yazıları kaleme alarak mesleğe başladı.
Tomris Uyar’ın ilk yazılarında neler mi vardı? Edebiyat, yaşam kültürü, gündem, kadınlık bilinci, toplum eleştirileri, sanat eleştirileri, siyasi bakışlar… Ve tabii öykü denemeleri… 1971 yılında ilk öykü kitabı yayımlanana kadar bu böyle devam etti. Bir gazeteci olarak farklı mecralarda yayımlanan röportaj ve haber yazıları, bilinçli ve meraklı okurların ilgisini çekmişti. Zira onun yaklaşımları, konuların tam da modern Türkiye’nin çağdaş kadınının gözünden ele alınması bakımdan cesur, bilgilendirici ve zekice analizler içeriyordu.
Tomris Uyar’ın yazı ve söyleşileri ile ilgili araştırmalarını Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Kitapla Direniş (2011) adlı kitabında toplayan edebiyat araştırmacısı, eğitimci ve yazar Handan İnci, Uyar’ın gazetecilik kariyeri boyunca yayımlanan söyleşilerini şöyle sıralıyor:
- “Şiirde Şairane’ye Hep Karşı Oldum” (Turgut Uyar ile söyleşi) – Hürriyet Gösteri (Sayı 5) – Nisan 1981
- Yeniden (Edip Cansever ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 1) – 13-21 Şubat 1982
- Bella’nın Ölümü – (Bilge Karasu ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 4) – 8-14 Mart 1982
- Doğan Hızlan’la Dergiler Üstüne (Doğan Hızlan ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 9) – 12-18 Nisan 1982
- Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme (Fethi Naci ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 11) – 23-29 Nisan 1982
- Kaygıdan Mutluluğa Kişilik (Turhan Bozkurt ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 12) – 12-30 Nisan 1982
- Adı Yemendir (Fikret Otyam ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 13) – 7-13 Mayıs 1982
- Cihat Burak ile Öyküleri, Resimleri ve Yaşama Dair (Cihat Burak ile Söyleşi) – Cumhuriyet – 21 Aralık 1982
- Can Yücel ile Renk ve Ahenk Üstüne Bir Buluşma (Can Yücel ile Söyleşi) – Milliyet Sanat (Sayı 65) – 1 Şubat 1983
- Nezih Meriç’e Sorular (Nezih Meriç ile Söyleşi) – Nokta (Sayı 6) – 22-28 Mart 1983
- “Bir Otel de Sizin Adınız” (Füsun Akatlı ile Söyleşi) – Broy (Sayı 2) – Aralık 1985
- Meseladaki Vav ya da “İzmir’in Hangi (i)si” (Tomris Uyar ve Füsun Akatlı arasındaki kurmacalı söyleşisi) – Hürriyet Gösteri (Sayı 88) – Mart 1988
- O’Connor: Bir Tanrı Yazar (Fatih Özgüven ile Söyleşileri) – Varlık (Sayı 1028) – Mayıs 1993
Tomris Uyar’ın katkıda bulunduğu “soruşturmalar”
Tomris Uyar‘ın yazıları, üzerinde düşünülüp araştırılmış konu başlıklarıyla büyük ilgi çekiyordu. Düşünce ve araştırmalarını akıcı üslubuyla ve sıkça “soruşturma” biçimdeki gazete ve dergi dizilerine verdiği katkılarla paylaşıyordu Uyar.
“Soruşturma” türünden ne kastedildiğini örneklerle açıklayalım. Milliyet Sanat dergisinin Eylül 1976’da yayımlanan 198’inci sayısında Tomris Uyar’ın “Edebiyatta Cinselliğin Yeri Nedir?” başlıklı yazısına şu ön bilgiyle yer verilmişti:
- Üç sayıdır yayımlamakta olduğumuz ‘Türk Edebiyatında Seks” konulu araştırmanın hazırlanması sırasında bir de soruşturma düzenlemiş, bazı yazarlarımıza “Edebiyatta cinselliğin yeri nedir?” sorusunu yöneltmiştik. Konuya derinlik getireceğini umduğumuz soruşturmamıza yanıt niteliği taşıyan ilk yazıyı aşağıda yayımlıyoruz.
Bir diğer örnek ise “Dergilerimizin Edebiyatımıza Katkısı” konu başlığı ile Hürriyet Gösteri dergisinin 19’uncu sayısında, Haziran 1982’de yayımlanan Tomris Uyar yazısıdır. Burada da “soruşturma” türüne dair şu not var:
- Günümüzde edebiyat dergilerinin işlevi konusunda yayıncı ve yazar Muzaffer İlhan Erdost’la yaptığımız geniş bir söyleşiyi Ocak 1982 sayımızda sunmuştuk. Bu sayımızda aynı konuda ozan Ataol Behramoğlu’yla konuşmamıza yer veriyoruz. Arkadaşımız Şenay Kalkan’ın Ülkü Tamer, Attila İlhan, Yusuf Atılgan, Tomris Uyar, Selim İleri, Pınar Kür ve Doğan Hızlan’a yönelttiği soruların yanıtları da konunun türlü yönlerini ortaya koymaktadır.
Özetle, o dönemde gazete ve dergilerde yayımlanan soruşturmalar, tıpkı araştırmacı gazetecilik gibi bir habercilik alanı yahut biçimdi. Gazetecilik jargonunda bugün bu kavramı pek işitmesek de bu özgün biçimi; bir tür röportaj, söyleşi dizisi veya görüş anketi olarak tanımlayabiliriz. Tomris Uyar bu türden dizilere verdiği katkılarda, genellikle haber-yorum biçiminde makaleler kaleme almıştı.
- Kadınlık Durumu ve Kadın Yazarlarımız – Yelken (Sayı 131) – 29 Ocak 1968
- Türk Hikâyeciliği Üstüne Düşünceler – Yansıma (Sayı 6) – Haziran 1972
- Türk Hikâyesinin Günümüzdeki Durumu – Soyut (Sayı 67) – Şubat 1974
- Edebiyatçılarımız Neler Hazırlıyorlar? – Milliyet Sanat (Sayı 92) – Ağustos 1979
- Öykü Nedir? – Türk Dili (Sayı 286) – Temmuz 1975
- 1975’te Neler Yaptılar, 1976’ya Neler Hazırlıyorlar – Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı – 1976
- Türk Dili Kurumu Ödülleri Kazanan Sanatçılar, Dil ve Edebiyat Üzerine Görüşlerini Açıklıyorlar (Tomris Uyar-Turgut Uyar) – Milliyet Sanat (Sayı 152) – Ekim 1975
- Edebiyatta Cinselliğin Yeri Nedir? – Milliyet Sanat (Sayı 198) – Eylül 1976
- Çeviri Sorunları – Türk Dili (Sayı 322) – Temmuz 1978
- Türk Yazarları Edebiyat Ödüllerini Tartışıyor – Hürriyet Gösteri (Sayı 1) – Aralık 1980
- Tatilde Ne Okunur? – Milliyet Sanat (Sayı 27) – 1 Temmuz 1981
- Klasik Nedir? – Hürriyet Gösteri (Sayı 12) – Kasım 1981
- Öykücüler Yılın Denemecilerini Seçtiler – Hürriyet Gösteri (Sayı 14) – Ocak 1982
- Toplumsal Gelişmeler Karşısında Kadın Sanatçılarımız – Sanat Olayı (Sayı 14) – Şubat 1982
- Dergilerimizin Edebiyatımıza Katkısı – Hürriyet Gösteri (Sayı 19) – Haziran 1982
- Aşk Olsun! – Hürriyet Gösteri (Sayı 19) – Haziran 1982
- Türk Magazin Basının Ülkemizdeki Sanat ve Kültür Konularına Yaklaşımını Nasıl Değerlendiriyorsunuz? – Milliyet Sanat (Sayı 60) – 15 Kasım 1982
- 1982 Yılında Edebiyatımız – Varlık Yıllığı (1983)
- Doğumunun 100. Yıldönümünde Hikâyeci Memduh Esendal – Yazko/Somut (Sayı 39/13) – 29 Nisan 1983
- Feminizm Nedir? Ne Değildir? – Hürriyet Gösteri (Sayı 32) – Temmuz 1983
- Okuma’nın Erdemleri Üstüne Sanatçılarımızın Görüşleri – Milliyet Sanat (Sayı 84) – 15 Kasım 1983
- 1983’te Edebiyatımız – Varlık Yıllığı – 1984
- Yazarlığa Yaradılıştan Yetenekli misiniz? Bunu Nasıl, Nereden Anlıyorsunuz? – Çağdaş Eleştiri (Sayı 3) – Mart 1984
- Kerime Nadir İçin Ne Dediler – Milliyet Gazetesi – 22 Mart 1984
- Sanatçı Bohemi – Sanat Olayı (Sayı 29) – Ekim 1984
- Başarılı Bir Film Eleştirisi Nasıl Olmalıdır – Milliyet Sanat (Sayı 119) – 15 Mayıs 1985
- Antoloji Sever Misiniz? – Milliyet Sanat (Sayı 139) – 1 Mart 1986
- Şairin Ardından Ne Dediler – Milliyet Gazetesi – 30 Mayıs 1986
- Çeviri ve Sorunları – Hürriyet Gösteri (Sayı 72) – Kasım 1986
- 1986 Yılının Kitapları / Okudular Seçtiler – Yayın Dünyasından Çerçeve (Sayı 17) – Şubat 1987
- Neler Hazırlıyorlar – Çerçeve (Sayı 18) – Mart 1987
- Niçin Yazıyorsunuz? – Gergedan (Sayı 3) – Mayıs 1987
- Yazarlarımız ve Tatil – Çerçeve (Sayı 21) – Haziran 1987
- “Mevlana Klasik Mi?” Tartışması – Milliyet Gazetesi – 3 Şubat 1988
- Yazarlarımızdan Kadın – Milliyet Sanat (Sayı 187) – 1 Mart 1988
- En Beğendikleri Sait Faik Öyküleri – Milliyet Sanat (Sayı 192) – 15 Mayıs 1988
- Yeni Yıl İçin Ne Dediler – Milliyet Gazetesi – 30 Aralık 1988
- Reşat Nuri Güntekin’in Edebiyat Tarihimiz İçindeki Yeri Nedir? Eserleri Güncelliğini ve Etkinliğini Sürdürebilmekte Midir? – Argos (Sayı 3) – Kasım 1988
- Ne Dediler – Milliyet Gazetesi – 13 Ağustos 1990
- Yazarlarımızın Körfez Bunalımına Bakışı – Milliyet Gazetesi – 22 Ağustos 1990
- Orta Öğrenim Yıllarında Okuduğunuz Türkçe ve Edebiyat Kitaplarının ve Öğretmenlerinizin Yazarlığınıza-Şairliğinize Katkısı Oldu mu? – Varlık (Sayı 997) – Ekim 1990
- Yazar Saatleri – Cumhuriyet Kitap (Sayı 36) – 26 Ekim 1990
- Yapıtlarınızda Masal/Söylence Öğelerinden Yararlanan Yazarlarımızdansınız. Neden Masal? – Varlık (Sayı 1001) – Şubat 1991
- Edebiyatçılarımız Tatil Mekânlarını Anlatıyor – Cumhuriyet Kitap (Sayı 69) – 20 Haziran 1991
- Son Yıllarda Edebiyat Yapıtlarında Daha Çok Aşksız İlişkiler ve Cinsellik Konu Ediliyor, Peki Aşka Ne Oldu? – Varlık (Sayı 1006) – Temmuz 1991
- Öykücülüğümüz Bugün Ne Durumda? – Kitap Gazetesi (Sayı 7-8) – 15 Haziran -1 Temmuz 1992
- Sivas Olaylarına Yazarlardan Sesli Tepki – Milliyet Gazetesi – 6 Temmuz 1993
- Yerel Seçimlerin Ardından Köktendincilik ve Türkiye – Varlık (Sayı 1040) – Mayıs 1994
- Ünlüler de Tüketici – Milliyet Gazetesi – 14 Ekim 1994
- Dumanaltı Aydınlar – Milliyet Gazetesi – 7 Şubat 1999
- Unutulanlar, Unutturulanlar – Hürriyet Gösteri (Sayı 209) – Mart 1999
- “Cihan Beğendi Sözler, Ciğerdelen Benzetmeler” (Salah Birsel’in Ardından Neler Dediler?) – Milliyet Gazetesi – 11 Mart 1999
- 18 Nisan’da yapılacak seçimlerde, bizi 2000’li yıllarda temsil edecek siyasi kadroları belirleyeceğiz. Sizce, seçen ve seçilenler bağlamında toplumsal ve siyasal yapımız 21. yüzyıla hazır mı? – Varlık (Sayı 1099) – Nisan 1999
- Ustanın Ardından: “Yeri Doldurulamayacak” (Can Yücel) – Milliyet Gazetesi – 14 Ağustos 1999
- Kadın Yazarlarla “Güzel” Bir Sohbet / Estetik Mevzular – Milliyet Gazetesi (Vitrin) – 3 Haziran 2000
- Kitapla Terapi – Milliyet Sanat (Sayı 15) – Mart 2001
- Her Devrik Cümle Şiir Olur Mu? – Milliyet Gazetesi – 29 Eylül 2001
- Türk Şiirinde Cinsellik – Yasakmeyve (Sayı 2) – Nisan-Mayıs 20002
- Edebiyatçının ‘Medeni Hal’leri – kitap-lık (Sayı 59) – Mart 2003
Tomris Uyar’ın üslubu: Samimi, bilgilendirici, eğlendirici
Gazetecilik eğitiminin de katkısıyla çok iyi bir analizci ve eleştirmen olan Tomris Uyar, 1976 ve 1985 yılları arasında Elele dergisinde yazı ve söyleşileriyle büyük bir okur kitlesine ulaştı. Pek çok farklı alana ilişkin konuları ele alırken öykücü kalemi, üslubunun akıcılığını sağladı. Bu özellikleriyle Tomris Uyar, bugünün genç gazetecilerine de “iyi bir köşe yazısı nasıl olmalı” sorusunun yanıtını veriyor.
Tomris Uyar, söyleşilerinde samimi ve nabzı diri tutan yazım dili sayesinde sıkıcılıktan uzak, bilgilendirici ve okurken —konu ne olursa olsun— eğlendiren bir üsluba sahipti. Elele dergisi için kaleme aldığı yazı ve söyleşileri, Handan İnci’nin derlediği “Aşkın Yıpranma Payı” (Yapı Kredi Yayınları, 2015) adlı kitapta bulunabilir.
- Değişen Çağımız ve Bayramlar
- Beşiktaş Deyince
- Yılın İlk Günü
- Tarabya, Eskiden
- Sevmeyi Bilmek
- Göç
- Çiçek Pasajı Hikâyeleri
- Evet’li Bir Dünya
- Analar Taş Mı Yesin?
- Şenliğin Yolu
- Tatilde Soru Yağmuru
- Geçmiş Diriltilmeli Mİ?
- Bizim Sonbaharlarımız
- 54’üncü Yılda
- Kadının Hangi Hakları?
- Kozayı Çatlatmak
- Üvey Sevgiler
- Oyuncakların Dünyası
- Veliler Toplantısında
- Aşkın Yıpranma Payı
- Okuma Alışkanlığı
- Babalar ve Ustalar
- Yaşamın İkinci Yarısı
- Sıcak ve Çıplak
- Yeninin Gelenekleşmesi
- İçimizdeki Tanrı
- Sevginin Koşulları ve Evcilleştirme
- Özürler ve Gerçekler
- Yılları Geri Alın!
- Güzel Çocuğu Değil, Çocuğun Güzelliğini Sevin!
- Eğitimde “Yükleme”
- Egemenliklerin Bekçileri Çocuklar
- Çalkantılı Yıllar
- Evlilik, Sevişmenin Sonu Değildir!
- Bunca Acıya, Yokluğa, Yoksunluğa Karşın…
- Saraylar Köyü
- Her Koyun Kendi Bacağından Asılmaz!
- Üç Genç Kız
- Sağmalcılar’daki Anayasa’ya Aykırı Çocuklar…
- 4 Yaşın Heyecanı
- Bu Çocukları Unutmayalım!
- Cinselliğin Sınırları
- Karanlıkta Işıklar…
- Sporun Da Sporu Var
- Minibüs Edebiyatımız
- Günümüzün Kadınları
- Çiçeklerle… Çiçeklerimiz!
- İşte Kadınlar Matinesi Budur!
- Eylül Duygusu…
- Süslü Erkekler…
- Yakup’lar, Mehmet’ler ve Eğitim Koşullarımız…
- Eşcinselliği Biliyor Muyuz?
- Resim, Müzik, Jimnastik…
- Nisan Balığı… Mizah Anlayışı, Dünya Görüşü
- Çocuklar, Yaşlılar, Dul Bayan ve Baylar
- Yaz Günleri
- Kadın… Kadın Sorunu
- Yılın Değil… Yılların Ana-Babaları
- Garip Bir Telaş
- Şu Güzellik Yarışmaları
- İnsan Olmanın Bedeli
- Karamsarlık Tuzağı ve Terör
- Saçma Sapan Ölmek
- İç Dönmek…
- İki İnsan Olarak
- Duygusal Eğitim
- Yaz Sıcağında…
- Özel Olimpiyatlar ve Sağlık Furyası
- Çifte Değerler
- Bir Adım Ötede…
- İhtiyar Dünya
- Yeni İlişkiler
- Çocukluğu Yitirmek…
- Küçük Truva Atları…
- Baharla Gelen…
- “İnsanat Bahçesi”
- Bir İleri İki Geri…
- Tüketim Toplumu… Tüketme Toplumu!
- Yaz Kedileri
- Müzikli Oyun mu, Müsamere Mi?
- Sünnet Mi, İğdiş Etmek Mi?
- Düşlerin Bittiği An
- Magazin İle Yaşamak
- Anılardaki Abartma Payı
- Yaşamın Sürekliliği
- Doğa Jandarmalığı
- Haydin Bahara!
- Nasıl Konuşuyoruz? Nasıl Yaşıyoruz?
- Sıradan Bir Günde…
- Aydınlanmadan, Aydınlatma Hizmeti…
- Haberi Gençten Almak…
- Çiğköfte Göstergesi
- Onları Ya Diskotek Ya Da Kuran Kursu Kaptı!
- Ölümünün 46. Yıldönümünde Yalnız Bir Adam…
- Kadın Mı, Yazar mı?..
- “Gelecek Kaygısı”
- Altan Ebulak’la Söyleşi
- Nehar Tüblek’le Söyleşi
- Ferruh Doğan’la Söyleşi
- Mengü Ertel’le Söyleşi
- Tan Oral’la Söyleşi
- Turhan Selçuk’la Söyleşi
- Çetin Altan’la Söyleşi
- Sait Sökmen’le Söyleşi
- Şahin Kaygun’la Söyleşi
- Ömer Uluç’la Söyleşi
- Halit Refiğ’le Söyleşi
- Erkeklerimizin Ortak Kuşkusu: Kadın Ya Çizmeyi Aşarsa?
- Ayın Konuğu: Ayten Alpman
Elele dergisi, Türkiye’de yayımlandığı ilk sayısından itibaren Tomris Uyar’ın yazılarına yer verdi. Elele’de 1976-1985’de Uyar’ın 96 yazı ve 13 söyleşisi yayımlandı.
Tomris Uyar’lı Elele dergisi tabu konuları işliyordu
Elele’yi bilmeyenler için ekleyelim: Bu dergi özellikle ilk 10 yılında, Türkiye toplumu için konuşulması bile tabu olan bekâret, kürtaj, cinsellik gibi kadınları yakından ilgilendiren konuları açıkça ele alıyor ve çok satıyordu. Uyar, bu derginin Nisan 1983 Nisan sayısında şu itirafta bulunuyordu:
- Elele’ye ilk yazdığım günlerde sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Bir edebiyatçı olarak kurduğum üslubu, alışageldiğim yazma biçimini sürdürebilecek miyim? “Halka inmek” gibi halkı aşağılayıcı bir tutuma inanmadığımdan acaba okur bana alışabilecek miydi?… Zaman bu kuşkularımın yersiz olduğunu gösterdi…
Tomris Uyar’ın dergi için son yazısı Elele’nin Ocak 1985 sayısında yayımlandı yayımlanır. Dergiden ayrılmasının nedeni Elele’nin yönetim kadrosunu ve yayın politikasını değiştirmesiydi. Toplumun içinde olup bitenden daha uzak, magazin ağırlıklı bir içerik Tomris Uyar’a göre değildi. Zira o, Elele yazılarında orta sınıf aileleri ve çocuklarını, Sağmalcılar Cezaevi izlenimlerini, eşcinselliği, kadın haklarını, gelecek kaygısını, tüketim toplumunu, magazin tutkusunu, göç ve sokak kültürünü ve nice yaşama dair izlenimlerini konu ediniyordu, bir gazeteci gözüyle.
Derginin Aralık 1984 sayısında şu satırları yazdı:
- Elele’ye yazma önerisi aldığım günlerde yazar olarak bir kavşağa geldiğimi düşünüyordum. Ne de olsa gazeteciliğe bulaşıyordum bir anlamda. Bir yazımda belirttiğim gibi sorularla doluydum… En rahat yazılarımı [Elele dergisi okurları] için yazdım…
Edebiyat araştırmacısı ve yazar Handan İnci’ye göre Tomris Uyar’ın Elele’de yayımlanan yazılarının birçoğu, günlüklerinin yer aldığı Gündökümleri kitabıyla paralellik gösterir. Ancak burada Uyar’ın gazeteci kimliği devreye girer ve günlüğündeki karamsar ve samimi dil, bir edebiyat yapıtı değil, karma konuların ele alındığı bir mecmua satın alan okurlarına karşı sorumluluğunun farkında olarak, daha yetkin ve ciddi bir dile dönüşür.
Tüm topluma yayılan bir feminizmi ve hukuku savundu
Gazeteciler arasında, Duygu Asena‘ya dek kadın haklarının bayraktar isimlerden biri Tomris Uyar olmuştu. Her konuya olduğu gibi buna da bir gazeteci eleştirelliğiyle bakabiliyordu. Temmuz 1983’te Hürriyet Gösteri’nin 32. sayısında feminist hareketin ne olduğuna ve Türkiye’de nasıl karşılık bulduğuna dair şu cümleleri kaleme aldı:
- Feminizm sözcüğünden, bütün dünyada kadınlardan yüzyıllardır esirgenen birtakım temel haklar uğruna verilen bir savaşımı anlıyorum. Ne yazık ki toplumumuzda bu kavram kısıtlı bir çevrenin, kentli bir çevrenin jargonunda kalıyor, dişi bir yaklaşım, bir feminizm olarak ortaya çıkıyor. Gözü yaşlı bir tövbekârlık. Feminizmin sınıflarüstü olmada düğümlenen çocukluk hastalığını atlatacağına inanmak istiyorum, ama?
Uyar’ın bu cümlelerdeki eleştirisini anlamak için dönemin arka planını bilmek gerekiyor. Türkiye’de feminizm, 1980’lere dek, görece dar bir çevrede tartışıldı. Pazartesi Yayınları başta olmak üzere pek çok mecrada, entelektüel figürlerin görüş ve düşüncelerine yer veriliyordu. Ancak Eylül Darbesi’nin ardından, 1982-1983 yıllarında feminist hareket, sokakta ve toplumda yerleşebildi. İşte Tomris Uyar, feminizmin “kısıtlı bir çevre” ve kentli bir jargona sıkışıp kalmak yerine tüm topluma nüfuz etmesi gerektiğine inandığından bu eleştiriyi kaleme almıştı.
Tomris Uyar’ın görüşlerine, toplumda ses getiren birçok olayın ertesinde başvuruluyordu. Kaleme aldığı yazılardan biri de Sivas’taki Madımak Katliamı’nı konu alıyordu. Tam 30 yıl önce, 6 Temmuz 1993 tarihinde Milliyet gazetesinde Tomris Uyar’ın şu satırları yer aldı:
- Olayın köktencilerle ya da birtakım değerli insanlara saldırılmasıyla ilgili olmasının verdiği üzüntü ve ürküntü bir yana, Türkiye’nin son aylarda linç düşkünü Teksas kasabasına dönüştürülme çabaları daha da üzücü ve ürkütücü.
Tomris Uyar’ın güncel haberleri konu alan yazıları
Tomris Uyar, gerek toplumda yazar ve aydın kimliğiyle, gerekse modern Cumhuriyet kadını ve gazeteci kimliğiyle görüşleri alınan ve yazı talep edilen bir isimdi. Özellikle gündeme damga vuran konularda söz sahibiydi. Milliyet’te 22 Ağustos 1990 tarihinde Körfez Savaşı’nı yorumlarken şunları yazmıştı:
- Her iki taraf da delilik yapabilecek durumda. Gözden çıkarılan bir nüfusu ortaya atıyorlar. Herkes kendi çıkarlarıyla uğraştığı için tuttuğum bir taraf yok. Ancak yazınsal metin üzerinde bakarsak İkinci Dünya Savaşı’nı örneğin, birbirine düşman olan Alman yazarlar da Sovyet yazarlar da ayni insani temalarla üzerinden gitmişler. Bu da olayın anlamsız olduğunu çıkarıyor ortaya.
Tomris Uyar’ın 18 Nisan 1999’da yapılan genel seçimlerle ilgili 2000’li yıllardan beklentilerini ve günlük analizlerini içeren uzun yazısı ise Varlık dergisinin 1099. sayısında yer bulmuştu:
- … Toplumumuzun yakın geleceği adına pek umut beslemeyenlerdenim. Kendimi bildim bileli, toplumca, ileri atılımlara “henüz hazırlıklı olmadığımız” ama bir gün eninde sonunda olacağımız yollu avuntuyla oyalandım, o kadar ki artık herhangi bir alanda atılacak herhangi bir yeni adım, bir şaşırtı etkisi yaratacak bende.
- … 2000’li yıllar için tek umut, en az yirmi yıllık yitik bir geçmişin deneyimlerinden yararlanılması olabilir. Bunun için de ‘dokunulmazlığı’yla sinirimize dokunanları silip atmamız, seslerini kısmak için hapse attığımız düşün insanlarını geri kazanmamız şart. 2099’da aynı sorunun yine 2100 için sorulmasını istemiyorsak tabii.
Gazeteci ve yazar Tomris Uyar, sözcüklerle direnen, araştıran, ters köşe sorular sormaktan geri durmayan, toplumsal gerçekleri altı kalın çizilmiş başlıklarla gösteren bir üsluba sahipti köşe yazılarında ve röportajlarında. 4 Temmuz 2003 yılında dünyaya gözlerini yumduğunda onlarca öykü, deneme, eleştiri, köşe yazısı ve röportajları okurlarına miras bıraktı. Ölümünün 20. yıldönümünde onu anarken yazılarıyla gönlümüze ektiği papatyalar için Tomris Uyar’a teşekkür ediyoruz.
JOURNO YAZI DİZİSİ: KADIN GAZETECİLER
Duygu Asena: ‘Erkek basınımıza’ karşı kadın gazetecilerin öncüsü
Sabiha Sertel: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk profesyonel kadın gazetecisi
Suat Derviş: Kadınların yıldızları gönüllerince seyretme haklarını savunan gazeteci
Nezihe Muhiddin: Kadın haklarının ve gazeteciliğin “unutturulan” öncüsü
İBB’ye çağrımız: İstanbul sokaklarında, kadın gazetecinin adı olsun