Bazı yerler vardır yeniden gitmek, hep gitmek istersiniz; her bir yeriyle, insanıyla, manzarasıyla ilgili ayrı ayrı yazmak…
Bozcaada işte öyle bir yer benim için, ilk görüşte aşk gibi.
Reçelci teyzeyi yine güleryüzüyle görünce mutlu olmak gibi, Türkan abla ve Nejat ağabeylerde sabah kahvesi eşliğinde yapılan tadına doyulmaz sohbet gibi, adanın sersemleten rüzgarına karışan kekik kokusunu içine çekmek gibi, Ayazma’nın buz gibi suyuna kendini bırakmak gibi…
Başka yerlere benzemez ada.. Bir kere halkı aile gibidir, dosttur, sıcakkanlıdır… Ya bağcılıkla uğraşır şarap üretirler ya da otel, restoran işletir, hediyelik eşya satarlar. Pazarcılar vardır bir de, türlü otlar, boncuklar, takılar süsler tezgâhlarını. Asık suratlı insan pek göremezsiniz adada, memnundur herkes hayatından iyi kötü.
Keşfetmek, gittiğiniz her yerde biraz sohbet etmek ne keyiflidir adada. İki üç günlüğüne bile gitseniz plan yapmadan, hayatı yavaşlatarak tadını çıkarmak en güzeli. Öyle bir yerdir çünkü ada, her mekân ve her sohbet sizi başka bir yere götürür.
Mimar Semra Aydınlı’dan duyduğum fotoğraf sergisine gittim örneğin.. Bozcaada Sanat Galerisi‘nde Belgin Hanım ve eşi Prof. Dr. Haluk Şahin karşıladı bizi. Önce Avustralya’da yaşayan heykel, seramik, resim ve fotoğraf sanatçısı Nazmi Özçelik’in farklı dünya koordinatlarında çektiği fotoğraflardan oluşan sergisini gezdik, ardından söyleşi için galerinin bahçesine geçtik. Nazmi Bey sokak fotoğrafçılığından açtı sözü, anı yakalamak hevesiyle deklanşöre bastığından bahsetti. En çok dikkat ettiği unsurlar ise yalınlık, silüetler, gölgeler, geometri, renkler, çarpıcı karşıtlıklar, tuhaf bir aradalıklar ve muhakkak saklı bir öykü… Kolay hazmedilmemeli sanatçıya göre bir eser, karşısında birkaç saniyeden fazla geçiriyorsa eğer bakan, orada bir öykü var demektir ve o öyküyü çözmeye çabalıyordur.
Bozcaada’nın da saklı bir öyküsü olduğuna inanıyorum ben, her defasında kendi içine çeken, merak uyandıran bir öykü… Rum sokaklarında kimler yaşamış, yaşıyor? Şarap nasıl yapılır, zeytinyağı nasıl üretilir? Taze otlar zeytinyağıyla nasıl harmanlanır? Adalı ressamlara, şairlere ilham veren ta en başından adanın kendisi mi? Peki, ada değişirken neler oluyor? Çayır Plajı’nda kitesurf ile maceralı bir deneyime hazır mıyım?
Sorular bitmiyor, ada birkaç ziyarette tüketilemeyecek kadar çok hikâyenin kapılarını size aralıyor. Yeter ki hayatı yavaşlatmayı isteyin siz, olsun varsın kaçsın gün batımı… Yeni gün size neler getirecek kim bilir?
Ada’dan notlar…
1- Sakin Adaevi, üç odalı bir adaevi.. Eski Lodos Restoran’ın sahibi Türkan ablanın elinden reyhan kokulu kahvaltıya hoş sohbet eşlik ediyor.
2- Ayazma Plajı soğuk deniz sevenlere birebir ama korkmayın girince alışıyorsunuz. Üstüne Vahit’in Yeri‘ne uğrayın muhakkak, öğlenleri kalabalık, müdavimi çok.
3- Ada kurabiyesi için Veli Dede‘nin sakızlı bademli kurabiyesini deneyin muhakkak.
4- Meydandaki kahvecide adaçayı için, böylesini her yerde bulamazsınız.
5- Şarap tadımı artık yapılamasa da, makul fiyatlı tadım menüleri var. Merkezde Çamlıbağ’a ve Talay’a bir bakın.
6- Bozcaada Sanat Galerisi‘nde dönem dönem sergiler düzenlenmeye devam edecek, uğramayı ihmal etmeyin.
7- Akşam yemeği için Ada’m çok iyi. Tapas mantığıyla birçok mezeyi küçücük tabaklarda paylaşabiliyorsunuz. Lezzeti de sunumu da harika.
8- Zeytinyağı ve zeytinyağlılar için Hasan Tefik‘e de uğrayın. Beş yıldır hizmet veren bu mekânın sahibi Niyazi Bey Bozcaadalı ve zeytinyağı üreticisi, yerli tatları denemeniz için ideal bir yer.
9- Yemekten sonra yıllardır adanın tek barı Polente‘ye gidilirdi.. Bir alternatif daha geldi geçen sezon: Bakkal. Kokteylleri çok başarılı.
10- Dönme vakti yaklaşırken hediyelik ne almalı derseniz, birçok dükkanda zevkli alternatifler var; magnet, kitap ayracı, sabun, bileklik vs. Ama hediye deyince paketleme önemlidir, onu da hemen kahvenin karşısında, ‘Hüseyin Akarsu Artizanal Hediyelik Eşya’ özenle yapıyor.
